Mehmet Özcan

Giri? Formu






Kayıp Parola?
Hesabınız yok mu? Kayıt Ol

Ziyaretçi Sayacı

 
Bugün62
Dün114
Bu Hafta428
Bu Ay1287
Toplam766056
Edep Yâ Hu
  Terbiye manasında da kullanılan edebin en genel manası söz ya da davranışların adaba uygun şekilde kontrol altında tutulmasıdır.  Bu anlamda âlimin yanında susmak ilim talep edenin yanında bildiğin kadarıyla konuşmak edeptir. Evet oturmadan kalkmaya gülmeden ağlamaya kadar tüm davranışların yerli yerinde yapılmasına denir edep.

  İslam dini müspet ilimlere teşvik ettiği gibi ruhun terbiyesini de ihmal edilmemesini tavsiye etmiştir. Bunun içindir ki her medresenin yanına ruhu terbiye için mutlaka bir tekke yapılmıştır. İnsanı Kâmil olma yollarını öğreten tekkelerin daha giriş kısmına edep ya hu yazısı konulmuş böylece olgun kişi olmanın ilk basamağının edebi ahlak haline getirmek olduğu vurgulanmıştır.

  Edebin ilk muallimleri anne ve babadır. Çocuk onlardan aldığı edeple topluma karışır sonra okul ve toplum menfi yada müspet etkileri ile şekillenir. Unutulmamalıdır ki iyi bir aile terbiyesinden geçmiş insan topluma rağmen hal ve davranışlarını kontrol altında tutabilir.

  İslam alimleri edebin olmadığı yerde iman ve ilimden bahsedilemeyeceğini ısrarla vurgulamışlardır. Evet hem dini öğrenmenin hem de ilmi öğrenmenin ilk basamağı edeptir.

 İlim meclisine uğradım kıldım talep

 İlim en gerideymiş illa illa edep

***

Edeptir kişinin daim libası

Edepsiz insan üryana benzer

***

Edep ehli ilimden hali olmaz

Edepsiz ilim okuyan âlim olmaz

 ADAM OLMAK

 Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Hızlı adımlarla yürüyor bir şeye canı sıkıldığı nefes alışından belli oluyordu. Biraz duraksadı ve yıllar öncesini hatırladı. O zaman oğlu daha 14 yaşında idi. İyi bir eğitim alması için elinden gelen gayreti göstermesine rağmen oğlunun tavırlarını hiç beğenmiyordu. Hatta bir gün “ oğlum sen adam olmazsın “ demişti. İşte aradan yıllar geçmiş oğlu da vali olmuştu. Nasıl oldu ise oğluna bu haber gece gelmiş o da apar topar babasını huzuruna getirtmiş ve “ Baba bak sen adam olamazsın dedin ama ben vali oldum” demişti. Yaşlı adam da :      Oğlum vali olmuşsun ama adam olamamışsın, eğer adam olsaydın yaşlı bir adamı gece yarısı rahatsız etmeyecek kadar düşünceli , babanı ayağına getirtmeyecek kadar edepli ve makamın büyüdükçe daha da mütevazileşecek kadar da olgun olurdun” diyerek hışımla kapıyı çarpmış kendine ancak sokağın ortasına gelebilmişti.

Üzgündü söz ve davranışlarında ölçülü bir evlat yetiştirememekten. Oysa ne kadar isterdi hem iyi bir eğitim almış hem de edebiyle herkese örnek olacak bir evlat yetiştirmeyi. Ne yapalım dedi ALLAH edep versin.

 GÜZEL DİNLEME

   Nasihat dinin kendisidir ifadesiyle Peygamberimiz (SAV) bize dinin anlaşılması konusunda en önemli ölçülerden birini koymuştur. Ancak burada önemli olan kulun samimiyet ve iştiyakla Allah’ı bilmeye azmetmesidir. Zira öyle dinleyenler vardır ki Rasulüllah’ın getirdiği hakikatlere olabildiğince duyarsızlardır. Bunlar rahmetten istifade edemezler yine öyle nasihat dinleyenler vardır ki dinler, anlar ancak anladığını yaşama gayretinde olmaz. Oysa Allah niyetine göre ona kolaylık yolunu  da gösterecektir. Ancak bunlar da tam manasıyla istifadeli olamazlar. Bir de dinleyip, anlayıp, bütün samimiyetleriyle öğrendiği hakikatları yaşama gayretinde olanlar vardır ki işte Allah’ın hoşnut olduğu kullar bunlardır.

  Evet insan ahrete ait mevzuları dinlerken mutlaka iştiyaklı olmalı ve bu konuda gösterdiği hassasiyetin hem ALLAH ‘a karşı saygının ifadesi hem de cenneti kazanmanın yegane çaresi olduğunu aklından çıkarmamalıdır.

 İNSAN OLMAK

 Tayinini çıktığını öğreneli bir hafta olmuştu. İlk valilik denemesi olan şehrinden ayrılma düşüncesi hüzün veriyordu. Eşyaları kamyona yükleyen işçileri seyrederken birden dört yıl öncesini hatırladı. Kendinden önceki vali de bu lojmanda oturmuştu ve onunla bu evden taşınırken tanışmışlardı. El sıkışmaları bile ne kadar zor olmuştu. Evin içinde bir sürü insan onu uğurlamaya gelmişti , hatta ağlayanlar bile vardı. Oysa şimdi kendisi taşınıyordu ve eşi ve çocuklarından başka kimse yoktu. O bu düşünceler içinde iken kendinden önceki valinin de çok hürmet gösterdiği yaşlı istiklal savaşı gazisinin sesiyle irkildi. “Evlat” dedi , “nedir bu halin ? “ ,”buradan ayrılmak biraz hüzün verdi” dedi vali. Hüznünün gerçek sebebini söylemediğini yaşlı gazi de anlamıştı. “Söyle evlat söyle senin bir şeye canın sıkılmış “  dedi yaşlı gazi. Vali artık dayanamadı ve “dört yıldır buradayım bir sürü insanla tanıştım daha düne kadar etrafımda olan insanlardan şimdi hiç biri yok. Oysa benden önceki vali taşınırken kalabalıktan evin içine girememiştim “dedi.  Yaşlı gazi ibretli bir gülümseme ile  ;

- Bak evlat okumuşsun güzel mevkiler edinmişsin ama insanlara hep yukarıdan bakarsan, yanına gelene gülümsemezsen büyüğünü küçüğünü tanımazsan böyle olur. Valide olsan , padişah da olsan önce insan olmayı öğrenmelisin dedi.

Vali oldukça sarsılmıştı. Yaşlı gazi açık konuşmuştu. Yerinden kalktı yaşlı gazinin elinden öptü ve ikazından dolayı teşekkür etti. Sonra zorlada olsa gülümseyerek  “vali olmanın her şey olmadığını anladım. Bundan sonra insanların yanında hareketlerime daha dikkat edeceğim “dedi. İyi bir insan olursan insanlar arasında sevilirsin dedi yaşı adam ve aheste adımlarla oradan ayrıldı.

 RAHMETTEN İSTİFADE EDEBİLMEK

   İnsan hadiselerin sebep ve sonuçlarından dersler çıkarabilecek şuurlu bir varlık olarak yaratılmıştır. Bu şuur sayesinde insan geçmiş zamana ait bütün olayların kahramanlarının akıbetlerine bakıp gelecekte hem kendinin hem de dostlarının sonunun ne olacağını kestirebilir. Evet insan fanidir hatta bütün varlık fanidir. Ancak beşer bu dünyada geçici olmasına rağmen ahrette ebedi kalacaktır. Bu müjdeyi bize veren başta Kâinatın Efendisi sonra ondan aldıkları nurla bizleri aydınlatan mürşitlerdir. Madem dünya fanidir ve madem ebedi bir alem vardır ki bu alemde ya cennet yada cehennem kalınacak yer olacaktır. Öyle ise insanın en büyük derdi baki kalacağı mekanın cennet olmasını sağlama olmalıdır. Öyle ise insan mutlaka dini mevzuları öğrenmeye iştiyaklı olmalıdır. Kul dine ait her hangi bir mevzuyu dinlerken :

   1-) Konuyu anlamak için iştiyaklı olmalıdır. Şeytanın gaflet vermesini izin vermemelidir. Evet insan kalbini , ruhunu aklını nasihate açmalı her şeyiyle istifade etme niyetinde olmalı. Çünkü ALLAH insanları niyetlerine göre sevk eder. Zaten Hz. Muhammed’i (sav) dinleyerek sıddıkiyet mertebesinde yükselen Hz. Ebubekir ile cahillerin en büyüğü Ebu Cehil ‘in arasında ki farkın sebebi bu dinleme keyfiyeti değil midir?

   2-) Sohbette kibir , riya suizan gibi sözler geçtiğinde mi’min hemen bu sözü alıp nefsine sormalı acaba bende böyle bir şey var mı ? Ve her an bu muhasebe içerisinde olmalı .

   3-) Sohbette sahabelerin yahut kâmil bir müslümanın hayatından bahsedildiğinde mü’min hemen  kendi nefsine sormalı acaba onun yerinde olsaydım aynı davranışı gösterebilir miydim ?

   Evet, kul yukarıdaki hususlara mutlaka dikkat etmeli ve kendisini doğru yola iletmesi için ALLAH ‘ a yalvarmalıdır.

 Bir Edep Anlayışı

 Efendimiz (sav), kendisine karşı ayağa kalkılmasını istememesine ve “Acemlerin büyüklerine ayağa kalktığı gibi ayağa kalkmayın” buyurmasına rağmen, Ashâb-ı Kiram kendisine karşı hürmette kusur etmiyor ve ayağa kalkıyorlardı. Biz de Mevlid-i Nebevî okunurken, “Doğdu ol sâatte ol Sultân-ı Dîn” denildiğinde “hoş geldiniz” ma’nâsına ayağa kalkıyor ve kendilerine karşı hürmet ve ta’zimlerimizi arzetmeye çalışıyoruz. Evet, bu bir edep anlayışı ve edep göstergesidir. Dolayısıyla, ihmal edilmemeli ve mutlaka yerine getirilmelidir.


Yorum (0)add feed
Yorum yazın

Kayıtlı üye değilsiniz. yorum yapmak için üye olmalısınız.Yorum sorumluluğu size ait olacaktır.


busy